22 Aralık 2019 Pazar

ANNEME DAİR

Anne, bugün yirmi iki aralık*...
Tam altı saat sonra sonsuzluğa erişinin üç yılı bitecek.
Şu an kendimi daha yalnız,daha hiç kimsenin kimsesi hissediyorum.
Özlem denen duygunun tarifsizliği ile bir harmanım.
Dün seninle sevdiğin şarkıları dinledik biraz da demlendik.
Eh ikimizin ortak sevdiği şarkılar, sen bizi bıraktığın günden beri öyle arttı ki...
Dağarcık çoğalıyor,'Olmaz ilaç sine-i sad pâremeile başlıyoruz, elbette Safiye Ayla'dan dinliyoruz.Sonra senin diyarlara gidiyoruz , senden sonra sözleri  yüreğimi yakan , 'Mendilimin yeşili ben kaybettim eşimi'  türküsü;'Yazı beraber geçirdik,kışın ayırdı felek' Ne sözler...
Boğazımda çıkışını artık durduramadığım hıçkırıklar eşliğinde, Neşet baba haykırıyor ' Şu garip halimden bilen işveli nazlı,Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen?Datlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm,Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen? neredesin sen?Datlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm,Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen? neredesin sen?'  
Ah be Anne neredesin sen?
Kendiliğinden,hesapsız, sorgusuz bir ritüel haline gelen  bu anları hep yaşıyorum senden sonra Anne...
Ah! Anne senden sonra hiç kimsenin kızı olmak öyle zor ki...
Sen otuz iki yaşında annesiz kalmıştın ama ananem sonsuzluğa gitmeden zaten dört yıl yatağa bağımlıydı aslında anneni yirmi sekiz yaşında kaybetmiştin.Ama hissederdim çocuk halimle sende,annenle bir türlü vedalaşamamıştın ve ilk kez senden duymuştum' burnumun direği sızlıyor' deyimini ve beni çok etkilemişti çocuk halimle  anlamasam bile.Şimdi ama şimdi nasıl olduğunu anlıyorum ,çünkü benim de burnumun direği sızlıyor seni ne zaman düşünsem,seni anımsatan her olguda.Örneğin senden sonra birlikte gittiğimiz bazı mekanlara gidemiyorum,bazı semtlerin yanından bile geçemiyorum.Özür dilerim Anne, 
'her an senin,  o köşeden çıkabileceğini hâlâ umut ediyorum.
Ben hâlâ çocuğum Anne.
Koynunda,kokunla uyumayı öyle istiyorum ki şu an...
Seni çok özledim Anne...

*22 Aralık 2016 Çarşamba saat 18:00 'da Annem Zehra Köksal 70 yaşında sonsuzluğa kavuştu...

Bu resim annemle en son çektirdiğimiz
fotoğraf 18 Ağustos 2016 tarihinde Annemin doğum gününü kutlamıştık hep beraber... 

16 Aralık 2019 Pazartesi

EĞİTİMİ YENİDEN DÜŞÜNMEK:DÜNYA OKULU



EĞİTİMİ YENİDEN DÜŞÜNMEK:DÜNYA OKULU


''Büyük mü olmak istiyorsunuz? Öyleyse olmakla başlayın.Geniş ve benzersiz bir kumaş mı dokumak istiyorsunuz?Önce alçakgönüllülüğün temelleri hakkında düşünün.Yapınız ne kadar yüksek olacaksa,temelleri o kadar derine inmek zorundadır'' 
         Aziz Augustinus (Dünya Okulu s.51)


Bütün hikaye Salman Khan’ın kuzeni Nadia’ya basit bir matematik dersi vermesiyle başlıyor. Öğretim konusunda hiçbir tecrübesi olmayan Khan, kuzeni sayesinde ilk öğretmenlik deneyimini yaşıyor. İşin tuhaf tarafı öğretmenlik ona kendi yaptığı işten daha fazla tatmin sağlıyor. Hatta bunu şöyle ifade ediyor: “Öğretmenlik bence apayrı bir beceri; yaratıcı, sezgisel ve son derece kişisel bir sanat”¹ özel dersleri yakın çevresinden başlayarak adeta bir kartopu gibi büyüyor ve günümüzde Khan Academy olarak,tüm dünyadan erişilebilir özelliğe dönüşüyor.²
Dünya Okulu'nun yani  Khan Academy'nin en temel amacını kendi sitelerinde yer alan manifesto niteliğindeki yazıdan daha iyi anlıyoruz: ''Khan Academy'nin sunduğu kişiye özel öğrenim içerikleri ile kendi hız ve ihtiyacınız doğrultusunda öğrenebilir, kendinizi geliştirebilir, ders çalışabilir, sınava hazırlanabilir, çocuğunuza öğretebilir, ya da öğretmenseniz Khan Academy'i sınıfınızda kullanabilirsiniz. Khan Academy hem öğrenciler için bireysel öğrenim kaynağı hem de öğretmenler için sınıflarında, ya da veliler için evlerinde kullanabilecekleri bir eğitim aracıdır. Khan Academy dünya genelinde yaşanmakta olan eğitim reformunun ve eğitimde dijital dönüşümün en önemli temsilcilerinden biri olarak teknoloji destekli ve aynı zamanda insan odaklı bir eğitim modelinin yaygınlaşması için ücretsiz bir araç ve hayat boyu öğrenme anlayışıyla her bireyin kendini geliştirebilmesi için de ücretsiz bir kaynak sunmaktadır.'' ²
Uzun bir girizgahtan sonra Salman Khan'ın, ''Dünya Okulu Eğitimi Yeniden Düşünmek''  kitabına dönersek;
Salman Khan, yaptığı işin ciddiyetini ve öğretmenliğini vurgulamak istercesine
kitabını ünitelendirilmiş planlar gibi, üst ve alt başlıklara ayırmış; başlıklarda ve bölümlerde, yaşamını, geliştirdiği sistemi ve eğitimdeki sorunları ele almıştır.

Birinci Bölüm Öğretmeyi Öğretmek
’te yazar,eski sınıf modeline karşı çıkar.Bu modelin eskimiş olduğunu, öğrencilerin öğrenme hızlarının farklı olduğunu, sınıf modeli öğrenmenin aslında bir fotoğraf çekme işi olduğunu belirtir. Bu sistemde herkes bir amaç etrafında idealize edildiği için hem öğrencilerin tek tek gelişimi hem de grubun gelişimi her daim ıskalanmaktadır. Önemli olan ünitenin bitirilmesidir. Derinlemesine bir öğrenme bu sistemde yoktur.“Eski sınıf modeli değişen gereksinimlerimize artık uymuyor. Temelde edilgen bir öğrenme biçimi bu oysa dünya bilginin giderek daha da etkin bir biçimde işlenmesini gerektiriyor. Eski model, öğrencileri yaş gruplarına göre bir araya toplamaya, herkes için aynı hızda ilerleyen ders programları oluşturmaya ve çocukların süreç içinde bir şeyler öğreneceğini ummaya dayanıyor.” (s. 9)Kendisinin öğretme işine kazara girdiğini söyleyen yazarın ilk öğrencisi matematikte, birim konusunda sıkıntı yaşayan kuzeni Nadia olur. Geliştirdikleri uzaktan eğitimde Nadia üzerinde başarılı olduğunu gören yazar, bir arkadaşının da önerisiyle, ürettiği içerikleri Youtube’a yükler. Yazara göre, bu sistem, “inisiyatif almayı, kavramayı, özgün düşünceyi” destekleyen bir sistemdir.Sistemde hedef, konuya hâkim olma üzerine kuruludur. Sistemin sınıf modelinden kendini farklı kılan en önemli yönü de budur; ham bilgi yerine, konuya hâkim olma. Öğrenci konuya hâkim olmaya içgüdüsel olarak ulaşacaktır, burada öğrencinin ekran başına geçmesi gerekmektedir ve öğrendikçe kendini adaması öngörülmektedir. Bu ön şartı geçmek istemeyen öğrencinin nasıl öğreneceği ise kitapta açıklanmaz.Sistemin yararı, içgüdüsel olarak hazır olan ve ön şartı geçmiş öğrencinin öğrenmek için içeriklere her zaman ulaşabileceği ve istediği içeriğe istediği kadar vakit ayırabileceği temelindedir. Bu yararın sonucunda üst aşamaya geçmek için her zaman bir alttaki konuya iyice hâkim olan öğrencide tam öğrenme gerçekleşecektir.“İnsanlar farklı hızlarda öğrenir. Bazıları, sezgi patlamalarıyla hızlı bir biçimde öğrenir; bazılarıysa konuyu yavaş yavaş, uğraşa uğraşa kavrar. Hızlı demek her zaman daha zeki demek değildir, yavaş demek de kesinlikle daha aptal anlamına gelmez.Dahası hemen anlamak ile derinlemesine kavramak aynı şey değildir.” (s. 25) 
 “Okul günlerimin eğitimime engel            
 olmasına asla izin vermedim.”                    
Mark Twain
İkinci Bölüm Parçalanmış Model’de yazar, geleneğe haklı bir eleştiri getirir ve gelenek girdabının eğitim için de aşılması gereken bir duvar olduğunu cesur savlarıyla öne sürer. Yazara göre gelenek, temelleri olmayan ama kabul görmüş ve “hep böyle yapa geldik”in hep böyle yapmalıyız olarak dayatmasıdır. Bu ise yeniliğin ve eğitimin önündeki en büyük engeldir.Bu engel, statükonun korumasında olduğu için de değişim çok zaman almaktadır.
Geleneğe karşı çıkışını, terk edilen geleneklerden örnekler vererek açıklayan yazar, bazı araştırmacıların da ismini andığı değişimde öğrenme-öğretmenin tarihi gelişimini bize şöyle sıralar:
Avcı-toplayıcı toplumlarda büyüklerin, çocuklarını hayatta kalmaları için eğitmeleri,
Gelişen toplumda (yerleşik hayat) usta-çırak ilişkisi,
Herhangi bir işe yerleşmeyi ya da bir alet yapmayı değil de “kendini bil” desturunu temele 
alan eğitim (Platon ve Arsitoteles’in savunduğu ve oligarklara seçkinlere özgü eğitim, Klasik Yunan eğitimi),
Her öğrencide olan /olması gereken kitaplara dayalı standartlaşmış eğitim
(Sınıf modeli / öğretmenin bilgi aktarıcılığı görevi ve öğrencilerin birlikte olması).
Bugünkü eğitimin Prusya temelli olduğunu belirten yazar, bu sistemin ortaya konulma gerekçesini yine Prusyalı düşünce adamı Johann Gottlieb Fichte (1762-1814)’nin şu sözleriyle ifade eder:“Bir insanı etkilemek istiyorsanız onunla yalnızca  konuşmaktan fazlasını yapmanız gerekir; onu biçimlendirmeniz gerekir, öyle bir biçimlendirmelisiniz ki istemesini istediğiniz şeyler dışında hiçbir şey isteyemesin.” (s. 71)
Geleneğin yetiştirdiği insan biçiminin, “okuma, matematik ve insani bilimlerde edinilen temel yeterliliğe sahip, uysal ve disiplinli” olduğunu, modern dünyanınsa “yaratıcı, meraklı, kendi kendini yönlendirebilen, ömrü boyunca yeni şeyler öğrenebilecek, yeni fikirler bulup bunları uygulayabilecek” kişiler istediğini belirtir. (s. 74)Yazara göre, standartlaşmış eğitim sistemi bugün uygulanamaz çünkü meraktan çok düzen (devlet düzeni-kapitalizm düzeni) üzerine inşa edilmiştir.Sınıf modelinde öğrencilerin herhangi bir konuya hâkim olmadan bir üst sınıfa geçmesini, delik deşik olan “gravyer peynir”e benzeten yazara göre, ileride her öğrenci bu eksik bilgiler nedeniyle hayallerine veda edecektir.Standart eğitimde, öğrenciler daha yolun başında testlerle yaftalanmaktadır ve test skorlarıyla iyi olmayan öğrencilere dış kapının mandalı muamelesi yapılmaktadır oysa büyük insanların (bilim adamları, sanatçılar vb.) yetişmesi testlerde alınan notlarla doğrudan ilgili değildir.“O  yaratıcılığa, tutkuya ve özgünlüğe bağlıdır, bunlar da testlerin bittiği yerde başlar.” (s. 89)
Ev ödevinin gerekli olup olmadığına değinen yazar, bu konuda son sözü söylerken, ev ödevinin herkesin farklı şekilde öğrendiği gerçeğinden hareketle verilebileceğini söylese de ev ödevinin gerekli olup olmadığına ve ev ödevinin zaman sınırlamasına doyurucu bir açıklama getirmez.
Üçüncü Bölüm Gerçek Dünya’da yazar, Khan Akademy’nin büyümesini ve Silikon Vadisi’nin Akademi’ye verdiği desteği anlatır. Destek Bill Gates’ten gelmiştir. Bu anlamlı ve maddi destekten sonra, sistemini pilot okullarda denemeye başlayan Khan Akademy bilgisayar temelli öğrenimin faydalarının somut olarak ortaya çıkmasıyla bugünkü hâlini almıştır.Savunduğu tezin unutulmaması adına olsa gerek, önceki sayfalarda dile getirilen önerge, bu bölümde de tekrar edilmiştir:“İnsan beyni o kadar karmaşık ki tek bir yaklaşımın  herkes için en iyi olacağı konusunda asla dogmatikleşmemeliyiz.” (s. 114 )
Yazar, sınıf modeli eğitimde, öğrencilerin eksiklerini iki olguyla açıklar: yarı kavrayış, özgüven eksikliği.Bu iki olgu öğrencilerin eğitimlerini sekteye uğrattığı gibi derin kavrayıştan da onları mahrum bırakmaktadır. Bunun çözümü de kendisinin önerdiği, video dersleri ve buna dayanan sistemdir.Öğrenci başarısının, öğrenme motivasyonunun sağlanması için de öğretmenlere şu mesajı verir: Kavramlar hiyerarşisini öğrenciye bildirin, öğrenci sonraki aşamada ne öğreneceğinden haberdar edilmelidir. (s. 120)Haberdar edilen öğrencinin, üst aşama için alttaki bilgiyi öğrenmek için çaba sarf edeceği, bunun öğrencinin başarı beklentisini yükselteceğini ve motivasyonunu sağlayacağını savunur.Kendi geliştirdiği ve başarının bir ölçütü olarak kabul ettiği bir uygulamada, her konuyla ilgili öğrencilere 10 soru sormaktadır, bu 10 soruyu yapamayan öğrencinin üst aşamaya geçmesinin doğru olmayacağını belirtmektedir. Eğer ki bir öğrenci 10 soruyu çözüyorsa derin kavrayış gerçekleşmiş ve üst aşamaya geçmeye hazırdır. Sistemin en belirgin yanlarından birisi budur. Ki bu da konuya hâkim olmadan geçme, demektir.
Dördüncü Bölüm Dünya Okulu’nda yazar, gelişen teknolojinin ileride bize nasıl bir hayat sunacağını bilmediğimiz için, bugünün öğretmenlerinin, öğrencinin kendi kendine öğrenmesini desteklemesini savunur. Bu desteklemede okulun temel becerileri vermesi gerektiğinin hakkını veren yazar, bir nevi yarının çocukları için öğretmenlerin kâhin olmadığını dile getirir. Bu, bir toplumsal dönüşümdür de. Artık büyüğün bilgisi sadece temel becerileri sunabilir; önemli olan, araştırılan ve öğrencinin kendine yakın gördüğü bilginin öğrenilmesidir.Temele öğrenciyi alan yazarın, şu can alıcı soruyu sorması da kaçınılmazdır:“Okul kurullarını ve müdür yardımcılarını rahat ettirmek miydi? amaç yoksa öğrencilere düşünen insanlar hâline gelmelerinde yardımcı olmak mı?” (s. 161)
Eğitimde ilerici bir görüşü de bazı savlarla öne süren yazar, aynı yaş grubu etrafında yapılan eğitim yerine, ders odaklı ama farklı yaş gruplarının bir arada olduğu bir modeli savunur. Akran dayanışması temelli bu yaklaşımda 10 yaşındaki bir öğrenci de 12 yaşındaki bir öğrenci de aynı dersi aynı ortamda alabilmelidir.Başka ilgi çekici öneri de aynı sınıfta birden çok öğretmenin aynı anda olması düşüncesidir. Bu, dersin monotonluktan kurtulması için yapılan bir önermedir.Öğretmen-öğrenci dayanışmasında, öğretmeni öğrencinin yanında olmaya davet eden yazar, bu şekilde öğretmenin bir koçluk görevi göreceğini söyler.Yaz tatiline de yine cesur savlarla karşı çıkan yazar, bu olgunun tarım toplumundan bize kalan bir anane olduğunu belirtir ve verilen aranın unutmaya yol açtığı fikrini savunur, bu savunmasını da bilimsel temellere dayandırarak yapar. Yaz tatili yapılabilir ama buna bir sınırlama getirilmelidir. Çünkü yaz tatillerinde zamanın çoğu boşa gitmektedir.Peki, video sistemli değerlendirme nasıl olmalı? Yazar, bu soruyu, kendi değerlendirmesini açıklayarak yapar. Öğrenci, bu değerlendirmede sınava giren olarak değil, öğrenen olarak ele alınır.(s. 185)“… öğrencinin değerlendirilmesini iki ana unsura dayandırırdım: bir öğrencinin yalnızca ne öğrendiğini değil, nasıl öğrendiğini de gösteren, süreğen ve yıllara yayılmış bir anlatı; bir de öğrencinin yaratıcı işlerinden oluşan bir portfolyo.” (s. 184)
Tabii bu değerlendirme, standart test sistemi tamamen bırakıldığında yapılmalıdır. Bir yanda biri, bir yanda diğeri olmamalıdır.Yazar, üniversitelere ve oradaki hocalara da aynı görevi yükler. Profesörler de video dersler verebilir ve bu da hem öğrenci için hem de profesör için faydalı bir etkinlik olabilir.“Öğrencilerin beklentileri ile profesörlerin eğilimini bağdaştıracak bir üniversite deneyimi tasarlamak mümkün mü? Var olan iyi bir üniversitenin zengin sosyal ve entelektüel atmosferini sunarken, öğrencileri de kendilerini dünya için değerli kılacak entelektüel ve aynı zamanda pratik alanlara sokan bir üniversite deneyimi? Öğretim üyelerinin öğrencilerin geleceğine gerçekten katkıda bulunmaya çalıştığı, yalnızca kendilerinin akademik makale yayımlatabilmelerine odaklanmadığı bir üniversite deneyimi?” (s. 197)
Son bölümde, sınıf modeli eğitimin yaratıcılığı öldürdüğünü, öğrencilerin doğal meraklarını ıskaladığını söyleyen yazar, bu şekilde her bireyin özgünlüğünün yok edildiğini, idealize edilmiş müfredatla çocukların hayallerinden uzaklaştığını söyler.
Şimdi gelelim  
Dünya Okulu ‘nun
yani Khan Academy'nin müzik eğitimi alanındaki içeriğine,sitenin  aşağıdaki linkinde ³ müzik eğitimi içeriği var biraz kısıtlı.Belki biz müzik eğitimi alan, geleceğin öğretmenleri olarak bu yararlı eğitim organizasyonuna içerik üreterek destek olabiliriz.³
Dünya Okulu Eğitimi Yeniden Düşünmek ,kitabında bana ilham veren cümle, kitabın girişinde ve son bölümünde  kullanılan Platon alıntısı oldu '' Öğretimin unsurları...zihne çocuklukta sunulmalı ama herhangi bir zorlama olmamalıdır.Zorlama sonucu edinilen bilgi zihinde yer etmez.O nedenle zorlamaya başvurmayın,ilk eğitimin bir tür eğlence olmasını sağlayın; bu sayede çocuğun doğal eğilimlerini öğrenmeniz daha kolay olur'' cümleleri oldu.Çünkü çocuklara güzel bir vizyon sağlamak için, onların en yaratıcı ve en mutlu oldukları anlarda ürettikleri oyun ,etkinlik vs. biz ebeveynlere,öğretmenlere,pedagoglara mesaj olur.Dünya Okulu bence, eğitimciler ve eğitimin bir yerinde yer alan insanlar için mutlaka okunması gereken kitaplardanbiri.
Başka konu ve yazılarda görüşmek üzere,hoşçakalın...


¹Khan,Salman,Dünya Okulu - Eğitimi Yeniden Düşünmek (The One World School House - Education  Reimagined)( yky Yayınları,2014,Çeviri Cem Akaş)






























































































































































13 Aralık 2019 Cuma

ALEXANDER TEKNİĞİNİN SES EĞİTİMİNDE VE PERFORMANSINDA POZİTİF ETKİSİ



ALEXANDER TEKNİĞİNİN SES EĞİTİMİNDE VE PERFORMANSINDA POZİTİF ETKİSİ

Sesi ile hayatını idame ettiren şancıların enstrümanları bedenleridir. ''Bir şarkıcının enstrümanı sadece ses kasları değil, tüm bedenidir''.(T.Uyar,2017,52) Enstrümanını iyi tanıyan bir şarkıcı, farkındalıkları sayesinde bedenini daha iyi kullanabilecektir. İyi bir tekniğe sahip olabilmek ve iyi şarkı söyleyebilmek için sadece ses kaslarını çalıştırmak yeterli değildir. Tüm beden ile şarkı söylemeyi öğrenmek, doğru nefes almayı bilmek, beden farkındalığına varmak ve bedeni iyi tanımak gereklidir. '' Bedenimizi tanımak, enstrümanımızı doğru kullanmak açısından büyük önem taşımaktadır. Bu sebeple ses üretimi, ses üretimi için gerekli olan güç kaynağı, ses kasları ve rezonatörler hakkında detaylı bilgi edinmek gerekir. Ayrıca beden farkındalığı da iyi şarkı söylemek için gerekli unsurlardan biridir. Şarkı söylerken, bedenimizin farkında olarak şarkı söylememiz gerekir. Şarkı söylerken kas ve eklemlerin son derece rahat olması, bu rahatlığın beden farkındalığı ile kontrollü biçimde sağlanması gerekmektedir. Beden farkındalığı ve rahatlığı ile ilgili birçok teknik bulunmaktadır. Fakat kullanılan bu tekniklerin en yaygın olanı ve bilineni Alexander Tekniği’dir.''(T.Uyar,2017,52)
Sahnede kullanılan ses, günlük kullandığımız konuşma sesinden çok farklıdır. Amerikalı ünlü şan pedagogu Richard Miller sahnede kullanılan ses ve konuşma sesi arasındaki farklılığa kitabında yer vermektedir. “Normal konuşma sırasındaki solunumda, nefes alma işlemi çok ender olarak 5 saniyenin üzerinde alınmaktadır. Shakespeare oyuncuları ve sunucular, bu süreyi uzatmayı öğrenirler. Fakat elit bir şarkıcının, uzun süren müzikal cümlelerde, her tessituradan¹ ve dinamikten söylemesi bir şancının nefes kullanma idaresi konuşma sırasında kullanılan nefes kontrolüne göre çok daha üstün olması gerekmektedir” (Miller, 2004:18,T.Uyar,2017,52) .XIX. yüzyılda sahne sanatlarında beden farkındalığına varılmış, yeni bir çok yöntem uygulanmaya başlanmıştır. Mensendieck ve Feldenkreis bu yöntemlerden bazılarıdır.Fakat sanatçılar tarafından en kabul görülür metot Alxander Tekniği olmuştur. Kendisi de bir Shakespeare tiyatro oyuncusu olan Avusturalyalı Frederick Matthias Alexander’ın geliştirdiği Alexander Tekniği ile beden rahatlığı ve beden farkındalığının yanısıra nefes kullanımı da en yüksek kapasitede kullanılabilmektedir.Sahnede yaşadığı ses ve nefes sorununa kesin çözüm bulan Alexander tekniği günümüze dek birçok sanatçıya da ışık tutmuştur. Ülkemizde henüz yaygınlaşmamış olan bu tekniği öğrenmiş ve uygulayan ses pedegoglarıyla çalışan ses sanatçıları,şan öğrencileri hızlı ve sağlıklı bir gelişme kaydetmiştir.Böyle bir süreçten geçen insanlardan olduğum için kendimi de, çok şanslı adlederim.Sadece fiziksel değil zihinsel rahatlamaya da odaklanan bu teknik sayesinde beden farkındalığım artmış ve konserlerimde performansıma yansımıştı.Bana verdiği emekten ve bilinçli eğitimden dolayı sevgili Keriman Hocamı* bu sayede yeniden saygıyla anmak isterim.
Alexander, “İnsanoğlunun hiçbir aktivitesinde fiziksel ve zihinsel süreci birbirinden ayıramazsınız.” demektedir. Bir opera şarkıcısının teknik olarak ilerleyebilmesi ve teknik olarak başarı elde edebilmesi için beden rahatlığının yanı sıra zihinsel olarak da rahatlama sağlamış olması gerekmektedir. ''Zihinsel ve bedensel olarak yaşanan gerginlik, örneğin tiz notalara gelmeden önce zihinsel olarak duyulan gerginlik eklemler, omurga, nefes alma mekanizması ve diğer organlarda gerginlik yaratarak, tiz notaların sıkışık çıkmasını sebep olur. Teknik zorluk yaşayan opera öğrencilerine, Alexander tekniği kullanılarak yapılan şan eğitimi büyük başarı sağlamaktadır. Alexander hareketlerini yaparak şarkı söyleyen opera sanatçısı, odak noktasını bu hareketin doğru uygulanmasına verdiği ve konsantrasyonu o noktaya aktardığı için tiz sesleri söylediği zaman duyduğu endişe ve korku ortadan kalkmaktadır. Kaslardaki gerginlik hissi ortadan kalktığı anda ses rahat bir biçimde rezonatörlerde tınlamaktadır. Ortaya çıkan sonuç güzel ve etkili bir ses olmaktadır.'' (T.Uyar,2017,57)
Buraya kadar , Opera sanatçısı ve şan eğitmeni Tülay Uyar 'dan alıntıladığım Alexander Tekniği
sahne sanatları icra eden , toplum karşısında hitabet eden,  hatta sahneye çıkma korkusu yaşayan amatörlerin bile çok işine yarayan bir metot olması sebebiyle çok önemsiyorum.
Yaptığım Alexander Tekniği ile yapılmış,yazılmış,yayınlanmış tüm materyalleri tarayıp derlemek.
Yakın bir zamanda, Alexander Tekniği ile yaptığım kişisel videolarımı da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Aşağıda sizler için, Alexander Tekniği ile ilgili bilimsel makalelerin,çekilen videoların ve yayımlanmış kitabın linkini paylaşacağım.Yabancı dille yazılmış çok kaynak var,umut ederim çevirileri yapılır.
Ayrıca bu derleme çalışmam ile ilgili bir poster çalışmam oldu ,onu da sizlerle paylaşmak isterim.


Alexander Tekniği'nin sahne performansıma nasıl yansıdığına, bir örnek olması açısından,  sizlerle paylaşmak isterim.
https://youtu.be/2Ht8IZPeidk

Bir sonraki blog yazımda buluşmak üzere sevgiyle ve mutlulukla kalın...


¹Tessitura : Ses Aralığı

*Ankara Devlet Operası ve Balesi Devlet Sanatçısı Prof. Keriman Halis Davran



ALEXANDER TEKNİĞİ İLE İLGİLİ BİLİMSEL MAKALELER

https://dergipark.org.tr/tr/pub/asya/issue/31512/330397
https://amader.aku.edu.tr/wp-content/uploads/2018/02/c4s7_11.-p%c4%b1nar-tezi%c5%9f%c3%a7i.pdf

ALEXANDER TEKNİĞİ İLE İLGİLİ VİDEOLAR

https://youtu.be/8ti4tEAQ-7w
https://youtu.be/MYSsbtxEQCw
https://youtu.be/56LWq6teIh8
https://youtu.be/Vq0N_gzehiU

ALEXANDER TEKNİĞİ İLE İLGİLİ YAYINLANMIŞ KİTAPLAR

https://www.kitapyurdu.com/kitap/gunluk-yasamda-alexander-teknigi/
https://www.kitapyurdu.com/kitap/alexander-teknigi-rehberiniz/19135.html

Bu çalışmamda yararlandığım dijital kaynaklar
https://www.canva.com/tr_tr/yapma/poster-afis/
https://www.the-qrcode-generator.com/


21 Ekim 2019 Pazartesi

MÜZİK YARATIM (YAPTIĞIMI SANDIĞIM) UYGULAMALARI KEŞFİM

                                 

Merhaba sevgili Okuyucum.
Yeni öğrendiğim bilgileri seninle paylaşmak isterim eğer sen de istersen.
Bilişim Teknolojileri hocamız sayesinde bilgi denizinde hissediyorum kendimi.Bilişim teknolojisinin içine girdikçe hem mesleki, hem eğlenceli ,hem geliştirici uygulamalar keşfediyorum.
Bu uygulamaları araştırırken, internette önce bir araştırma yapıyorum.Uygulamayı tanıtan yazıları okuduktan sonra telefonuma play store uygulamasından indiriyorum.Laf aramızda, üç yıldır kullandığım telefonuma hiç bu kadar uygulama indirmemiştim son bir ay öncesine kadar.
Daha önce anımsarsın,  Gülşah Hocamızın,  önerip ödev verdiği INCREDIBOX uygulaması ile çok keyif aldığım bir çalışma yapmıştım.
INCREDIBOX, Fransız şirketi So Far So Good tarafından geliştirilen ve yayınlanan bir müzikal beatbox oyunu ve web sitesi. Oyun uygulaması çok basit, beatbox yapmak için avatar denilen karakterlere,ses simgelerinden oluşan farklı giysiler giydirip, karışık bir beatbox orkestrası elde ediliyor ve ortaya çok keyifli sonuçlar çıkıyor.
Bu haftaki ödevimiz aynı yukarıda anlattığım uygulama gibi müzik alt yapısı,bilgisi gerektirmeyen başka  bir uygulama.
Adını duyduğum ama hiç denemediğim bir uygulama olan
MUSIC MAKER JAM uygulamasını indirdim telefonuma bugün.
Uygulamanın ücretsiz kullanımında dört seçenek sunuluyor.
Ben House Noir ve Radio Rock tarzlarını seçtim.Seçtiğim tarza uygun içeriğinde, kayıtlı  olan çalgı,vokal ve ritm örüntülerini seçip,istediğin şekilde kayıt edebiliyorsun.Tonu transpoze edebiliyorsun.Bu yaptıkların için hiçbir ses teknolojisi,ses bilgisine gerek yok.
İşin bittiğinde,ortaya miksajını yaptığın parça çıkıyor.
Gel haydi,benim Radio Rock tarzında yaptığım mixajımı dinleyelim.

https://drive.google.com/file/d/1BfwlR1oP_CI59H_kpPSgy423hlHeeFK7/view

Uygulamayı kullanmak bana kolay geldi. Tabi "yaratıcılık"  sana sunduğu çeşit kadar. Çünkü ücretsiz olan sürüm, bir zaman sonra sıkıcı gelebilir. Çalgı ve müzik çeşidini arttırmak istersen, uygulama içi satın alman gerekiyor. Bu da biraz tat kaçırıyor. 
Uygulamanın dezavantajı olarak görülebilir. 
Ama daha yeni kullanmaya başladım MUSIC MAKER JAM  uygulamasını, o yüzden çok eleştirmeyeyim. 
Yeni keşfedeceğim ve sana anlatacağım yeni müzik teknolojilerinde, buluşmak üzere hoşça kal sevgili Okuyucum.
Ahu Sağlam


9 Ekim 2019 Çarşamba

ÇEVREMİZDEKİ SESLERİN ÖLÇÜMÜ



       
ÇEVREMİZDEKİ SESLERİN ÖLÇÜMÜ
                       
Ödevim sayesinde  keşfedip, telefonuma yüklediğim "Sound Level Meter" uygulaması ile, her gün çevremizde işittiğimiz seslerin, içinden bir kısmını seçip, şiddetini ve kulağımıza saniyede titreşerek gelen genişliğini ölçtüm. 
01.10.2019  saat 20:00 22:00 arası ve 02.10.2019 saat 10:00 ve 12:00 arası "Sound Level Meter" telefon uygulamasıyla yapmış olduğum ses yükseklik, ses genişlik ölçümler aşağıdadır:

*Uzaklık: 50 cm
Ortam :  Kapalı
Kaynak :Muhabbet Kuşu
Ses yüksekliği : 78,2 dB
Ses  genişliği:    1943 Hz

*Uzaklık: 5 mt
Ortam : Kapalı
Kaynak : TV'de  maç sırasında
Ses yüksekliği : 67,2 dB
Ses  genişliği : 662 Hz

*Uzaklık: 15 mt
Ortam : Açık
Kaynak : ev inşaatı için malzeme boşaltması
Ses yüksekliği : 84,8 dB
Ses  genişliği : 118 Hz

*Uzaklık: Telefon donanımı içinde
Ortam : Kapalı
Kaynak : Telefonda Spotify 'da klasik müzik
Ses yüksekliği : 75,3 dB
Ses  genişliği : 2245 Hz

*Uzaklık: 7 mt
Ortam : Açık
Kaynak : Saksağan Kuşu
Ses yüksekliği : 53,3 dB
Ses  genişliği : 1642 Hz

*Uzaklık: 15 mt
Ortam : Açık
Kaynak : Hızar makinası
Ses yüksekliği : 84,8 dB
Ses  genişliği : 11841 Hz

Çok keyif alarak yaptığım bu araştırma ödevi için teşekkür ederim Hocam.
Saygılarımla
Ahu Sağlam

1 Ekim 2019 Salı

AKIL YAŞTA DEĞİL BAŞTADIR !



Akıl Yaşta Değil Baştadır

Başlığıma baktığında sevgili okuyucu, zannetme ki edebi bir deneme yazacağım. Oysa ki okula yirmi iki yıl sonra dönüşün ardından ''back to future'' filminden anımsayacağın gibi, geçmişten geleceğe gidince yaşanılan heyecan verici bir ruh halindeyim. Çünkü yirmi iki yıl önce okuduğum müzik bölümünde kimsenin elinde cep telefonu yoktu. Kontörlü mekanik bir telefonumuz vardı ve telefon numaraları ya tertemiz belleğimizde ya da minik telefon rehberlerimizdeydi. Ah! ne güzeldi o zamanlar; demeyeceğim.İnternet denilen teknoloji ise hayatımızda şu an olduğu gibi neredeyse su,elektrik kadar önemli yer tutmuyordu.
Müzik albümleri kaset olarak evimizde yer buluyordu.Okulumuzun kayıt stüdyosu vardı ve verdiğimiz okul konserleri dar bantlardan kasetlere aktarılıp bizlere verilirdi ve benim arşivimde hâlâ
mevcuttur o konser kayıtları.
Bu kadar uzun bir girizgâhtan sonra gelelim bugüne, bugün ilk dersine girdiğim ve  yeniden öğrenci olduğum için çok mutlu olduğum okulumda, bizim dönemimize göre yeni konulan 'Müzik Eğitiminde Bilgisayar Uygulamaları' dersi sayesinde ''back to future'n bütün bilgi hazinesine de merhaba dedim. Aslında yaşıma göre, çağın gerektirdiği ve bana yettiği kadarıyla iyi bir internet ve uygulama kullanıcısıyım diyebilirim. Sanal dünyanın tüm hediyeleri hizmetime amade. 
Amma velâkin, mesleğim olan müziği, teknolojik olarak birkaç uygulama dışında kullanmıyorum. Bireysel olarak Spotify uygulamasını ki, bu nimet için sevgili İsveçli teknoloji mühendisleri dostlarıma çok teşekkür ederim.Telefonumda, abonesi olduğum telefon şirketinin uygulaması olan Mudd müzik uygulamasını ama ondan hiç müzik dinlemiyorum.
Ayrıca telefonuma yine uygulama olarak yüklediğim Soundcorset akort  ve ses kayıt uygulaması var.
Ve bugün gördüğümüz derste öğrendiğim yeni bir uygulamayı da eve gelince hemen yükledim adı Sound Level Meter.
Şimdi gelelim yeniden blog başlığıma akıl yaşta değil baştadır. Aslında bu atasözü yaşça küçük olup,olgun hareket eden çocuklar için kullanılır. Yirmi iki yıl sonra döndüğüm okulumda neredeyse hocalarımdan bile yaşça büyüğüm.Aslında ilk başlarda 'Tanrım benim ne işim var burada,devam et dön eski yaşantına' dediğim anlar oldu.Ama artık bugün böyle düşünmüyorum.Çünkü hayat gerçekten sürekli kendini yenileyenlere ve donanımlı olanlara gülüyor ve öğrenmenin asla yaşı yok.
Hatta aramızda kalsın,dönemimdeki arkadaşlarımdan bile ek bilgi ile mezun olacağım.
Yani bu yeniden dönüş hayli iyi olacak.
Bu arada spotify 'da kişisel sayfamı takip eder, albümlerimi dinler ve şarkılarımı paylaşırsan çok sevinirim.Çünkü hayat paylaştıkça güzel.
Yeniden görüşmek üzere ,şimdilik hoşçakal sevgili okuyucu.

Ahu Sağlam